Borsa, hazine bonosu, devlet tahvilleri ve hisse senetlerinin alış verişinin yapıldığı yerdir. İki çeşit piyasa vardır: 1- Herkesin bildiği piyasadır ki bu piyasada emtia ve mevcut mallar satılmaktadır. Günlük ve mevsimlik ihtiyacının karşılanması için bu tip piyasaya başvurulmaktadır. Bu tip piyasa çok eskilere dayanıyor. 2- Hisse senetleri hazine bonosu ve devlet veya şirket tahvillerinin içinde satıldığı piyasadır ki buna borsa denir. Bu tip piyasa da borsa çok eski bir maziye sahip değildir. Borsanın doğup büyüdüğü yer, Avrupa'nın ortası olan Belçika olduğu için her iki yönüyle İslam'a uygundur demek mümkün değildir. Ancak İslam hukuku, şirket konusu ile hisselerin satışını uzun uzadıya dile getirdiği için İslam hukukçularına yabancı bir konu sayılmıyor. İslam hukukunun söz konusu ettiği birçok misallerden birisini verelim: Ortak olan kimse şirketteki hissesini, ortağına satabildiği gibi başkasına da satabilir. Ancak başkasına satacak olursa ortağı şüfa hakkına sahiptir, isterse müşterinin parasını verir ve satın aldığı hisseyi geri alır. Görüldüğü gibi şirketteki hisse satışını dile getiriyor ve İslam hukuku daha borsa meselesi ortaya çıkmadan önce hisse alış verişini dile getirmiştir. Borsada cereyan eden teamüllerin tümü haramdır veya helaldir demek doğru değildir. Bunun helali olduğu gibi haramı da vardır. Bunun için bunları birbirinden ayırıp bilmek lazımdır. Helalini bilip onunla teamül etmek ve haramdan uzak durmak gerekir. İslam hukukuna göre devlet tahvilleri, hazine bonosu, imtiyazlı hisse senetleri ve vadeli satış işleriyle teamül etmek caiz değildir. Bunların dışındaki hisse senetlerine gelince, İslam'ın çizdiği çizgi dahilinde yürütülecek olursa caizdir. Bunun için borsada çalışanların dikkatli olmaları gerekir. Bankalar gibi doğrudan faiz muamelesi ile iştigal etmeyen ve İslam’ın haram kıldığı içki veya domuz eti gibi mamullerin imalatını veya satımını yapmayan, iyi niyetle ve meşru ticaret yapan şirketlerin borsadaki hisse senetlerinin alım-satımında şer'i bir mahzur yoktur.